Cadı

“Ne yapsam ne desem beğendiremiyorum. Doğru yaptığımdan emin bir şekilde şöyle oldu, böyle davrandım, konuştum diyorum onun altında da bir şeyler buluyor. Bana göre geç değil ama ona göre her gidişim geç. Ak diyorum kara diyor, kara diyorum ak diyor. Yıllardır kendisini memnun edemedim. Şöyle başladı halbuki her şey.

Kafam karışıktı, yerinde oturmayan şeylerin, boşta sallanmalarından nasıl kurtulurum diye düşünürken aynı şehirde buldum kendisini. Çaldım kapısını başladım hem ağlamaya hem anlatmaya. Daha ilk tanışmamızda azarladı beni.  Şikayet edeceksen devam edemeyiz. Ama ben zaten şikayet etmeye gelmiştim diyemedim. Dilini, sözünü seçmezsen ayrılalım dedi. Dilime sözüme dikkat etmeye karar verdim sustum. Zaman akmaya başladı, benim sızlanmalarım iğne olup bana batmaya. Şöyle oldu diyorum kapı bana çıkıyor, öyle dedi diyorum kapı bana çıkıyor, ama bak bunda vallahi de billahi de bana haksızlık yapıldı diyorum, yaptırmasaydın  diyor.

WhatsApp Image 2018-04-20 at 10.02.10

Bir süre sonra anladım ben kapıların bende olduğunu. Ama bir defacık bana hak verseydi be! Vermedi. Kaynanamdan çekmedim ondan çektiğimi. Gel zaman git zaman iyi geldi. Ben büyümeye başladım baktım o da büyüyor. Hani ben ondan önde büyüyebilirsem belki bana hak verir diye düşündüm ama sanki memnun olmamak için gelmişti dünyaya. Vara gele bazen usandım, bazen tamam sen devam et, istediği gibi yap dedim kendime. Elimi verdim kolumu istedi. Memnun olsun diye kolumu da verdiğim zamanlar oldu ama ıhhhh. Ama şimdi haksızlık etmiş olmayayım. İyi gidiyorsun dediği zamanlar oldu ama hemen arkasından gene memnun olmadığı bir şey buldu. Anladım ben yıllar içinde memnun edemeyeceğimi kendisini. Hem niye memnun olsundu ki? İşi buydu, memnun olmamak. İşinde iyiydi daha da iyi oldu. Artık kapıdan burnumu uzatınca işi çözmeye başladı. Gözümün ferinden, tenimin renginden, gazımdan, hırsımdan olup biteni anlamaya başladı ama bir defa bile haklısın demedi. Demedi a komşulaar demedi. Bir defacık deseydi kazan kaldırmayacaktım. Biliyorum o kazanın karasını da bana temizletecek. Ama canım o da bir defacık bana hak verseydi”……………dedi.

Advertisement

Kaybetmek

Klasik amma da uzun zaman olmuş yazmayalı demicem. Zamanı değilmiş ammaaa…

Bugün kaybetmek üzerine yazmak geldi içimden. Buna vesile olan https://www.bizkimizkadiniz.com/ deki Yıldız Kenter yazısı oldu. Zarif bir insandı Yıldız Kenter. Umarım sevgi ve zerafetle karşılanmıştır.

Kaybetmeye dönecek olursak; hayatını kaybetti diyoruz ömrünü tamamlayan insanlar için. Bana göre kaybedilen bir şey bulunmak üzere geçici bir süreliğine yitirilen bir durum, duygu, düşünce, eşya gibi. Kaybetmenin içinde aynısını veya değişmiş olarak kaybedileni yeniden bulma umudu var. Bisikletimi kaybettim ama onu yeniden bulabilirm (biraz ütopik ama olsun) yada yenisini alabilirim gibi. Masamdaki kalem kayboldu (kim yürüttü onu söylesin çabuk) ama onun yerine başka birini alabilirim gibi.

WhatsApp Image 2017-08-09 at 10.50.24
Belki bulut olurum….

Eşeğimi kaybettim ama ararsam karşı köyün tarlasında bulabilirim (kavga sebebi), olmadı param olunca yenisini alabilirim gibi. Hayatını kaybetti dendiği zaman da kaybettiği hayatını yeniden bulacakmış gibi geliyor. Kaybetmek içinde umut barındırıyor. O yüzden mi acaba öldü diyemiyoruz? Farkında olmadan ölüme bile umut yüklüyoruz yeniden bulunalım diye. Çok insani bir istek. Bulunma olasılığı hep devam ediyor. Ölünce bile bulunmak istiyoruz. Bulununca da “suçlu çocuklar gibi” merhametle, rahmetle karşılanmak istiyoruz. Öldükten sonra bulunmakla ilgili bir şey bilmediğimiz için, hayatını kaybetti demek kolay, tatlı ve umutvari duruyor. Ben hayatımı kaybedince bilmiyorum nerede ve nasıl bulunacağımı. Ama umarım tam tadında pasta gibi, annemin tarhanası gibi, “seviyorum seni ulan” denmiş gibi, yumuşak yatak gibi, sinüzitten kurtulmuş gibi, kış günü sıcacık eve varmış gibi bulunurum….