Olimpik havuzumuz bu sene açıldı. Temelleri uzun yıllar önce atılmıştı ama bu sene tamamlandı. Su üstünde durmayı 18 yaşından sonra öğrenen ben, gittim havuza yazıldım. Böylece, stil geliştirme çabalarım sonucunda bolca klorlu suyun tadına bakmış oldum. İçilmese de yüzülür….
Annem yanımda olsaydı kaç defa havuza atlardı bilmiyorum. Bütün havuz ahalisi çoktan kendisinden haberdar olmuştu:) Onu hayal ettikçe kendi kendime gülüyorum:)) Ah anneeeem…
Tee Rodoplar’da doğmuş ve büyümüş birisi olarak suya alışmak pek de kolay olmadı. Kulaç nefes ikilisini nasıl kombine edicem, ya bacaklar ne olacak derken gördüm ki bacakları çırpınmaya bırakıp orada unutacaksın. Aaaa oluyor galiba derken bir yudum da klorlu su ekledin mi işi olmuş bil. Sonuç itibariyle bütün kaslarım çalışıyor! Hu huuuu!
Tabi gel git derken iş biraz daha keyifli hale geldi. Bir uçtan bir uca gidene kadar üç defa dinlensem de pes etmiyorum. Her dinlenmede dönüp arkama bakıyorum ne kadar mesafe geçmişim diye. Perişanlık! Önümdeki mesafe ise çok daha uzun ama kendimi iyi hissediyorum. Kafamda bir sürü soru işareti??? İşte ampul o anda yandı! Dört ayın sonunda nereye bakmam gerektiğini fark edip hafifledim ve takılmadan yüzdüm. Üstelik tercih benimdi. Daha ne olsun.
Su daha mı iyi kaldırıyor ne……
Şimdi kim kalkıp havuz şöyle havuz böyle diyebilir. Meğer sadece kasları çalıştırmıyormuş….