Göç…..mek

Acaba insanoğlu ilk ne zaman göçmeye başladı? Belki de her şey Adem peygemberin göçüyle başlamıştır? Bir kere yasak delinmiş ve insanoğlunun göçü başlamıştır. Bilemeyiz.  Bunu taa ilklere kadar gidip çözmemiz pek olası olmadığı gibi, şimdiki halinin garabeti de pek ilginç. Dünya dönüyor, döndükçe de insanları döndürüyor gibi. Yerine alışamayan insanlarla dolu her yer. Göç kokusu havada asılı bekliyor kimin kafasına konayım diye.

Kimimiz doğarak dünyaya göçerken, kimimiz de ahirete göçüyoruz. O kadar kaçınılmaz ki .drawing of a suitcase.: bu göç, diğerleri göze kolay geliyor. Peki öyle mi? Genç kızlığımda yaşadığım göçün hem iyi hem can sıkıcı izleri bir kahve molasında, aileyle yapılan  muhabbette yada yazın memlekete yapılan ziyaretlerde hep kendini belli eder. Ne bıraktığın topraklardan kopabiliyor ne de göçtüğün topraklara tam alışa biliyorsun. Benim de parçası olduğum Bulgaristan göçmenlerinin dediği gibi “BG de Türk, TR de Bulgar” olmanın dayanılmaz  “hafifliğini” hep hissedersin midende.  Göç ettiğin toprağın haline alışmak çok zaman alıyor ama alışıyorsun sonunda. Çünkü bıraktığın topraklardan da bir o kadar uzaklaşıyorsun. İçinde olamadığın anın misafiri oluyorsun. Yazlık misafir.

Kişinin durumuna göre göçün etkileri de değişik olabiliyor. Kimi okulunu bırakıp geliyor, kimi ailesini. Kimi sürükleniyor göç dalgasıyla, kimisi de bütün hayatını bırakıp geliyor ardında. Peki yaşını başını almış olanlar? Göçtüğü toprağın tutsağı oluyorlar. Bahçesi yok ki çapalasın, komşusu yok ki rahatlasın. Galiba en zor onlar alışıyor göçlere. Özlem bir mum gibi eritiyor içlerini.

Tarih kitaplarına baktığımızda hep bir neden ve sebep vardır göçleri başlatan. İç savaş, soykırım, uygulanan asimilasyon politikaları, iş arayışı, açlık, hastalıklar ve bunun gibi insan sayısı kadar neden. Sonuçta neye dayalı olursa olsun amacımız hep iyiye göç etmektir genelde. Göçüp gidenlerle de bitmiyor ki iş. Kalanlar da bu göçlerin parçası oluyor. Onların da hikayelerine göç gelip yerleşiyor. Bir defa göçmüş olan herkesin bir hikayesi olduğuna inanıyorum. Bu göç ana baba evinden kendi evine göç, okul yurduna göç, başka şehre göç, başka memlekete göç, başka ülkeye göç, başka işe göç de olabilir. Hem tazeleyici, hem  üzücü, kimisi de trajikomiktir bu göçlerin. Pazardan 3 okka kombil (patates) istediğinizde işler değişik hal alabiliyor mesela 🙂

İşte bu hikayelere merakım yüzünden sormak istiyorum. Paylaşmak istediğiniz hikayeniz var mıdır? Ben hikayemi paylaşırm diyorsanız, http://www.aklimdakalan.com sayfasından gulseren.yagcioglu@gmail.com iletişim adresime  hikayenizi gönderebilirsiniz. Ben de memnuniyetle sayfamda hikayenize yer veririm. Ne de olsa “globalleşen” dünyada göçen göçene artık.

Dipnot:Davetim herkese açıktır….

Advertisement