Uyku…. mu?

Baharı bitirip yaza girmenin verdiği rehavetle midir nedir bilmiyorum ama son bir kaç haftadır düzenli yazılar yayınlayamıyorum. Hoş, bu da kabul:) Büyük düzen tıkır tıkır işliyor zaten. İşte bu tıkır tıkır işeyişin hayatımıza yansımasını yaşadık dün akşam. Sabahtan yaptığımız çarşıya çıkma planını, öğleden sonrasının verdiği rehavet ile erteledik eşimle. Üstümde bir tembellik bir tembellik kendim bile kendime şaşırıyorum.

Ama büyük olan ertelememiş. Kurduğu saatin şaşmaz işleyişi, beni çarşının göbeğine attı iş çıkışı. Herşey “normal” sandığım akışında gidiyordu aslında. Sabah evden çıkış, günün işteki curcunusı, akşam da eve gidip pijamalarıma kavuşma hayali ile geçti. Kuzumun sesini duydum, annemin planlarını dinledim, müşterimizin şikayetlerine çözüm aradım, eşimle sabah planımızı “eve gel bakarız”a erteledik, biraz memleket hasreti çektim, arkadaşlarımdan bazılarına “laf soktum”, dosyalama, masa temizliği vs. derken akşam oldu.

Minik “servisciğimize” doluştu tayfamız ve yola çıktık. Bir iki dakikalık mırmırdan sonra sesler kesildi. Serviste uyuyamayan ben, sonrasını hatırlamıyorum.  Nereye gidiyoruz sorusuyla uyandım. Baktım ki çarşıya gelmişiz. Servisin tamamı uyumuş anladım da, şoför de mi uyumuş? O uyuduysa biz nasıl buraya kadar gelebildik? Uyanmasaydık bizi nereye götürecekti? “Bildiğin izafiyet teorisi. Bu ne alaka şimdi” derken şoförümüz de uyandı:) Başını tuttu ama olan olmuştu, zamanda atlama yapmış ve “gelişen Gebze’mizin” çarşı göbeğine gelmiştik. Gülsem mi ağlasam mı derken, gülmenin ömrü uzattığını düşünerek, hemen oracıkta gülme “krizine” giriverdim:)) Tıkır tıkır işleyen düzene karşı mı gelseydim? Sevgili kocama durumu anlattım, o da “ışık hızıyla” çarşıya geliverdi. Bildiğin Einstein dün Gebze’yi ziyaret etti. Ama ben anladım; oruçluydu o!


Çocukların şekillenmemiş hallerini seviyorum. Duygularını özgürce ifade etmelerini, hayatta her şeyin mümkün olduğuna inanmalarını, sonsuz hayal dünyalarını. O dünya öyle güzel bir yer ki, çizgi filmi gibi… Belki de o yüzden hala çizgi filmlerini seviyorum. “Kırmızı Kaplumbağa” için….

 

Advertisement