Bu saatlerin nesi var doktooor?

Tam kafayı gömmüş, ruhumu teslim etmiş vaziyette çalışırken, açık ofis kapısından gelen roman havası ile ofiscene coşayazdık az daha :)) Haydaaa! Hoop hoop! Yandaaan! Kıvıır! Servis ve tır garajına nazır bir yerde çalışıyorsanız, sürprizler hiç bitmiyor! Belli ki adam birazdan çıkacağı İstanbul trafiğine hazırlıyor kendini:) Garibim! Saat akşam 17.30

Ben bu yumurtaları çok sevdim!Çiçekim ve Balım Hele hele çiğ olmalarını hepten sevdim! Biri Çiçekim biri de Balım 🙂  Saat 20.30

Ailemize tatlı bir kuzucuk daha geliyor pek yakında:) Onu daha görmeden sevmeye başladım, sanki yüz yıldır tanıyormuşum gibi! Ara sıra da oğlumun bir gün baba olma ihtimalini düşünüyor ve seviyorum 🙂 Saat 11.22

Her sabah ofiste kendime türk kahvesi yaparım. Cezvenin ve fincanın sıcacık yuva gibi hissettirmesini seviyorum. (Bak Gri git başımdan!). Kahvenin kokusunu, cezvenin tıkırdamasını, fincanın “gel bana gel bana” demesini dinlemek de hoşuma gidiyor ama ben bu kahvenin tamamını hiç bir zaman içemiyorum. Her sabah yarım içilmelik kahve hazırlıyorum kendime…. Saat 11:31

“Patron” sözcüğüni TDK’ya sordum. Der ki:

patron (I) 
isim Fransızca patron
1. isim Bir ticaret veya sanayi kurumunun sahibi, başı, işvereni
2. Bir kuruluşta, bir iş yerinde makam bakımından yetkili kimse
3. Sözü geçen paralı kimse
patron (II) 
isim Fransızca patron
1. isim Kumaşın biçilmesine yarayan, bir giysi örneğindeki parçaların biçimine göre kesilmiş kâğıt, kalıp

Patron II ye göre, patron bir örnek, kalıp. Neyin nasıl görüneceğini gösterir. Şimdi kimi kime şikayet edebilir insan? Her şey patrona, kalıba göre yapılmıyor mu zaten? Saat 14:57

Kahve ve peynir zamanım gelmiş. Bana afiyet, kendisine kahve yapanlara da bal olsun 🙂 Saatin kaç olduğu pek önemli değil. Zamanı bölmeyi kim akıl etmişse, bilemiyorum iyi mi etmiş. Patronunu bir gözden geçirmek lazım……

WhatsApp Image 2017-09-07 at 10.40.11

 

 

 

Advertisement