Evet gene 1 ayı devirmişim buraya uğramadan. Vallahi anlamadım nasıl geçti bunca zaman. Bahardı yaza girişti derken neredeyse günler kısalmaya başlayacak yeniden. Hem koca ömrün 3/2 lik kısmını devirmişken bir ay çok mu sanki. Bu bir ay içinde iki taslak hazırlayıp çöpe attım. Başı iyiydi de sonu gelmedi. Dedim ki çöp kovası da nasiplensin. Şimdi artık çöp kovam da hayat bulmuş vaziyette. Sonuçta iki başlangıç var içinde. Belki zaman içinde evrilirler bir şeylere.
http://pascalcampion.blogspot.com/Bu bir ay içinde ev kedisinin değişik hallerine de tanık olduk ev erkeğiyle ben. Kemikleri sayılacak kadar zayıflayınca türlü senaryolar ürettik, tipik Türk anne baba edasıyla, şusu mu var busu mu var diye. Sonuç temiz çıkıca anladık ki aşkı var. Aşktan süzüm süzüm süzüldü, hatta 3. kat balkonundan asmaların üstüne kamikaze dalışı yaptı. Zor kurtardık ev köpeğinden. Şaka gibi ev köpeği ev kedisini yiyecekti! Bu dalış tek bir şeye yaradı, ev kedisinin iştahı yerine geldi. Bir de gördük ki ev köpeğinin sokak köpeğinden pek bir farkı yok kedi mevzusunda.
Bu bir ay içinde olan başka bir şey de inceden esen umut rüzgarı oldu. Dereye ayaklarımı sokmak gibi , yazın kavurucu sıcaklarda klima altında oturmak gibi iyi geldi ruhuma. Serinledim biraz.
Başka şeyler da oldu tabi. Hala kendilerini “mezrada” sanan komşularımızın bende tırmalama hissi uyandıran halleri ev erkeğini ve beni insanlıktan bezdirdi. Ne zormuş “insan” olmak. Bu tür nereye ihbar edilir acaba?
Bu bir ay içinde ev çocuğunun da başına türlü türlü okullar ve sınavlar musallat oldu. Kimi dedi 80, kimi dedi olmaz 90. Ev çocuğunu 18 den beri böyle görmemiş idim. Yahu rahat bırakın şu gençleri! Onların bir anası bir babası var, yani familyası var. Yazık değil mi bize! Neden bu kadar heveslisiniz burnunuzun kıllarını uzatmaya anacım?
Bununla bitti mi peki? Bitmedi. Ofiste hormonlar konuştu ve anlamama fırsat bile kalmadan ben de dahil oldum çığırışmaya. Kendime kızdım. Ev erkeğiyle yapılan birkaç “müzakereden” sonra gevşettim boynuma doladığım ipi. Tabi bu arada hayret içinde baktım ofis ahalisinin sus pus oturmasına. Dünyevi haller işte….
Bu bir ay içinde laf götürüp getiren “erkek camiasından” pek hoşlanmadığımı gördüm. Camia kendinden bihaber yuvarlanıp gidiyor işte. Karanlık toplantı odalarının kuytu köşelerinde başka bir hayat yaşayan ofis farelerinin de var olduğunu gördüm….
En sonunda da gördüm ki yol yürü yürü bitmiyor temizlenmiyor. Sadece yürümeye devam etmek şimdilik en iyisi….
Mutlu bayramlar 🙂
Görseller için http://pascalcampion.blogspot.com/