
Sen de blogda yazmıyorsun artık dedi arkadaşım bu sabah kahvelerimizi içerken. Doğru ama bu da sipariş gibi bir şey değil ki dedim. Kafamda dolaşanlar bir türlü kağıda dökülmek istemiyor birkaç zamandır. Belirip belirip kaçışıyorlar. Ah, işte bu iyi bir yazı malzemesi olur deyip not almadığım fikirciklerim, derin dehlizlerde kaybolup gidiyorlar. Neyse efendim, oturup bunun üzerine ağıt yakacak değilim. Bu aralar böyle, sonra ne olur bilmiyorum. Ama geçen hafta aklıma düşen hakkında belki birkaç kelam edebilirim.
Konu ile ilgili bütün belgesellerde mavi gezegenimizin mükemmelliğinden, sonsuz olduğu hakkında tahmin yürüttüğümüz evrende, tek yaşanılabilir gezegen olduğundan bahsedilir. Havanın Dünya üzerindeki yaşam için en uygun içerikle var olduğunu, yerin, göğün ve suyun bizim var olmamızı destekleyen mükemmel yapıya sahip olduklarını vs…. Bu harikalar üzerine kendimi harika hisederken, dehlizlerin birinden şöyle bir düşünce çıkıverdi birden. Ya biz Dünya’ya sürgün edilmiş varlıklarsak? Ya buraya terk edilmişsek? Ya birileri bizden kurtulmak için bizi Dünya’ya kilitlemişse? İşte o anda, o belgeselde yüceltilen Dünya’mız birden harika bir hapishaneye dönüşüverdi gözümde. Dedim ki kim bilir nerelerde kimlere neler yaptık! Kimse onlar akılları varmış, çözüm bulup kapatmışlar bizi! Önce bir aferin çektim ama sonra da kendimi yapayalnız hissettim. Canım beni niye hapsettiniz?

Henüz keşfedememiş olmamıza rağmen, sonsuz evrendeki yalnızlığımızı düşünebiliyor musunuz? Havamız, suyumuz, yemeğimiz verilmiş, gözlerimiz kapatılmış ve güzelce paketlenmiş olan Dünya’ya kapatılmışız. Başka gezegene gidemiyoruz, yıldızlara ulaşamıyoruz, arzın merkezine inemiyoruz, yaşayabildiğimiz tek yer Dünya ve başka bizim diyebileceğimiz bir yerimiz yok. Şehir şehir, köy köy, ülke ülke, kıta kıta gezebiliriz ama hepsi Dünya’da. Nerelere gittin geldin sorunun cevabı belki de arka bahçe olmalı… dolaştım dolaştım hep Dünya’dayım. Yahu nereye gidebileceğini sanıyordun? Kilit altına alınmışsın haberin yok! İnsan şöyle mükemmel, insan böyle akıllı! Değil işte. Yapmışız bir şeyler bir yerlerde… Hani duyarız ya yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır diye. Şimdi yaptıklarımız geçmişte yaptıklarımızın da göstergesi olabilir mi? Bu kaçıncı gezegen acaba kapatıldığımız? Allahıııım acaba kilit nerede? Vallahi nefes alamıyorum falan derken er kişisi geldi Kömür’le beraber. Ayyyy, ben sizi çok seviyorum yaaa! Nerdeydiniz siiiiz? Dünya’da tabi, nerde olacaklar? Allahım aklıma mukayet oluver benim yerime…. Bu kadarı da fazla artık. Canım insan evinde kendini hapis hisseder mi? Ben bir çay alayım en iyisi……