Zamanın birinde her şey büyüktü. Evler büyüktü, okul büyüktü, şehir ise hepten büyüktü. İnsanlar da büyüktü. Biz yeni evimize taşınmıştık ama ineğimiz, tosunumuz ve eşeğimiz eski evde kalmıştı. Eski ev dediğime bakmayın bildiğin konak. Mahzeni ile beraber 3 katlı, taş duvarlar üstüne bina edilmiş kerpiç, cumbalı eski ev. Sahipleri 70’lerin sonunda anavatan Türkiye’ye göçmüştü ve ev boş kalmıştı. Biz nasıl yerleştik oraya hiç hatırlamıyorum. Korkunç derecede karanlık ve büyük tavan arası ve izbesi vardı. İneğimiz nedense hep izbenin derinliğinde dururdu. Onu çıkartmak için taa o derinliğe kadar inmek gerekiyordu. Eski evin arka bahçesindeki ceviz ağacı ise devasaydı! Dalları evimizin boyunu çoktan aşmıştı. Ön bahçedeki dut ağacının boyu olduğu kadar meyveleri de büyüktü. Tırmanır, baldan tatlı dutlarını yer ve o yükseklikten dünyanın da ne kadar büyük olduğunu görürdüm. Hemen yamaçtaki erkenci kiraz ağacımızın kirazları da büyüktü. Anlayacağınız, ben küçükken her şey çok büyüktü. Babamın taa şehirden poşet içinde getirdiği canlı balıklar da çok büyüktü. Annemin su doldurduğu leğenin içinde yüzerdi balıklar akşam yemeği olmadan önce. Ne büyük bir mutluluktu onları yüzerken izlemek. Eski evimizden çayırdaki yeni evimize ulaşmak için eneçin içinden geçerdik. Yazın iyiydi de kışın çamur olurdu. Bir süre sonra babam oraya köprü inşa etti. O da büyüktü. Hayaller köprüsüydü. Esen rüzgar güçlüydü, yağmur damlaları büyüktü, kar taneleri bile elim kadardı. Boyum kadar olurdu kar. Babam yolu açardı eski eve doğru ve masal dedeme doğru. Okul vakti ise teee diğer köye kadar önümüzde yolu açarak bizi okula götürürdü. Kar altındaki köyün sessizliği de çok büyüktü. Soğuk kış günlerinde evimize sığınan serçenin getirdiği hayallere kapılmamak elde değildi. Minicik bir canın taşıdığı heyecan ne kadar büyüktü! Kış geceleri uzundu da! Rahmetli Sabragam akşam oturmaya gelir, bazen bize dua öğretir bazen de öylece konuşurlardı babamla. Neyin gerçek neyin hayal olduğunu kestiremezdim. Dünya çok büyüktü. Sadece ben küçüktüm.
Senler sonra biz de göçtük ve tatil için geri döndüğümüzde her şeyin küçüldüğünü gördüm. Bu sefer ben büyümüştüm ..
eneç
- Sel yarıntısı.
- Dağlarda kışın akıp, yazın kesilen kaynağın yatağı.
- İki sırt arasındaki düz alan.
- Ufak tepe.
- Eğilim.