Uzun ve yorucu bir aradan sonra tekrar kendi yerimdeyim. Hava durumuna göre yakın zamanda böyle bir yoğunluk görünmüyor gibi ama iş bu, ne olacağı belli olmaz….
Akşam Limoş’umla konuşurken arkadan Bal’ımın sesi geliyordu. Ama gerçekten bal gibi yumuşak ve tatlı bir ses:) Kedileri Fındık’la konuşuyormuş. Oturduk dinledik onu dedi. Düşündüm;nasıl bir süreçten geçiyoruz ki yetişkin olduğumuzda “oyunun kurallarını öğrenmiş” birer oyuncu olmuş oluyoruz. Kedilerle, kuşlarla, hayali arkadaşlarla çocukken yaptığımız “ciddi” konuşmaları neden büyüdüğümüzde yaparsak “deli” gözüyle bakılıyoruz?
Gelişimi (tekamül etmeyi) toplumların geliştirmiş olduğu kuralları öğrenip uygulama olarak anlıyor olabilir miyiz? En basitinden, nasıl oturup kalkacağımızın, çatalın sağ elle mi sol elle mi tutulacağına kadar her toplumun uygun gördüğü biçimde yapılması. Sol elle çatal kaşık tutmanın “günah” sayılması, ekmeğin ısırılarak değil de parça parça kırılarak yenilmesi, kitabımızı açıp okumak için bir sürü “ritüel”in yerine getirilmesi ve bunun gibi bir sürü kural. Bütün bu “toplumsal” kuraların içine doğan çocuğun farklı bir tekamül anlayışı geliştirme ihtimali var mı? Mükemmel kural uyucusu yetiştirme amacındaki yetişkinlerin, gelişmiş insan ve toplum oluşturma ihtimali nedir? Acaba nedene sık sık duyarız. ” Ne kadar da düzgün, terbiyeli, okumuş bir insandı. Nasıl yapmış bunu? Tüh tüh sapmış yoldan….”
Gelişimi sadece toplumun kurallarına mükemmel uyan insan olarak yorumladığımız sürece
ne “neden, ne için” diye sorabiliriz ne de şimdiki halimizden bir adım ileri gidebiliriz. Birbirimizin gözetmenliğini yapacağımıza, kendimizin gözetmenliğini yapsak belki kedileri köpekleri seven insanları yadırgamaz, saçını alıştığımızın dışında kestirmiş veya boyatmış bir kızı/kadını ayıplamaz, “ama o da tayt giymişti” deyip yaptığımız tecavüzü aklamaya çalışmayız.
Ayyyy, çok ciddi oldu:) Sen bizi ölmeden kendini azıcık bilebilmiş kullarından eyle Allah’ıııım! Aaamin.
Mükemmel olmamanın ve etrafımdaki kuralcıların da mükemmel olmadığını anladığım andaki hafifliği tarif etmem olanaksız! İçim yaşam sevinci dolmuştu…