Ofisi hormonlar bastı

İş arkadaşlarımın çoğu, ben dahil, “kırklandık”:) Bunun sonucu olarak da ilaç, doktor, hastalık muhabbetlerini daha sık yapmaya başladık. Kiminin kolu, kimin beli ağrıyor, kiminin geçmek bilmeyen boğaz ağrısı var artık. Yakın gözlüklerini takalı çok oldu. Kimisi belli etmese de, kağıtları tutmalarından belli o gözlüğün “gel bana gel bana”dediği. Onların da çeşitleri varmış! Gözlükçü anlattı ama ben duymamış gibi yaptım. Ya ninemin anlatığı o rüzgara ne demeli! Geldi sırtımızda gezmeye başladı; camı aralasak karnımız şişiyor, boynumuz tutuluyor. Halbuki ben onu uydurma sanıyordum. Meğer gerçekmiş! Yarım saat içinde yanmanın ve donmanın da mümkün olduğunu gördüm. Çooook şaşkınım:) Ya teneşire yaklaşmış olan beylerin, kendilerini kelebek sanıp da pırr pırr her çiçeğe konma çabalarına ne demeli:) Ofis bildiğin hormon dolu:) Kapı çarpmalar, bağır bağır konuşmalar, söylenmeler, gülmeler, dedikodular…. e bu arada çalışıyoruz da canım! Yoksa olmaaaaz! Yok yok, olmaz canım öyle şey….bak alnımda bir sivilce patladı, ahhhh!

Advertisement